9 Mart 2015 Pazartesi

Sembolizm

Sembolizm; adı gerçekçilikle anılan tüm akımlara karşı büyük bir tepki niteliğindedir. 19. yüzyılda Fransa’da ortaya çıkan sembolizm yani simgecilik akımı edebiyat sanatının yanı sıra müzik ve resimde de kendisini göstermiştir. Fransız İhtilâli sonrası oluşan aydınlanma çağı, özgürlük ortamı sanatı da etkilemiştir. Sanatçılar bu dönemde eserlerinde aklı ön plana alarak hareket etmişlerdir. Somuta karşı büyük bir yöneliş bu dönemin en büyük özelliklerinden biridir. Bu şekilde sanatta meydana gelen gerçekçilik, pozitivizm fikirlerinin insanın ruh dünyasını sınırlandığını söyleyen sembolik sanatçılar, bu durumu reddederek insanın iç dünyasına, hislerine yönelmişlerdir.
Sembolistlere göre dış dünya her insan tarafından farklı algılanmaktadır. İşte sembolizmde bu algılanışın ifade edilme şeklidir. Dış dünya ve insan duyguları sembolist sanatçılar tarafından sembolik tabirlerle verilmektedir. Sembolizm, kendisini şiirde fazlaca göstermiş ve bir şiir akımı halini almıştır. Bu durumun nedeni olarak bireylerin hislerini anlatması hususunda en etkili türün şiir olması gösterilebilir. Sembolizmin ilkeleri Fransız şair Stéphane Mallarmé tarafından oluşturulmuştur. Ancak edebiyat dünyasında Charles Baudelaire’in ismi sembolizm ile özdeşleşmiştir. Yazdığı sembolik şiirler ülkemiz dâhil tüm dünya şairlerini etkilemiştir.
Sembolist Akımın Karakteristik Özellikleri

* Sembolizmde musiki büyük bir öneme sahiptir. Şiiri sessiz bir şarkı olarak tanımlayan sembolistler bu fikir ile şiirde ölçü ve uyak gibi biçimsel sınırları yok sayarlar. Şiirdeki ahengin ancak ve ancak özle biçim arasındaki muhteşem bir sentaks ile gerçekleşeceğini düşünen sembolistler, serbest nazım biçimlerini tercih etmişlerdir.
* •Şiiri fikirleri açıklama aracı olarak görmeyen sembolist şairler; “” Sanat sanat içindir”” anlayışına sahiptiler. Bu anlayışın da bir sonucu olarak sembolist sanatçılar toplumsal sorunlardan, politik fikirlerden uzak durmuşlardır.
• * Sembolistler kendilerinden önceki tüm şiir görüşlerine karşı çıkmaktadırlar. Mecazlarla dolu bir anlatım tarzına sahip olan sembolik şairler, oldukça kapalı bir üslup ile hareket etmektedirler.
• * Sembolist şiirlerde farklı bir atmosfer söz konusudur. Sembolik şiirlerde yalnızlık ve mutsuzluk, doğadaki bazı simgelerle verilmektedir. Şiirlerde büyük bir aydınlık yerine yarı aydınlık tasvirler, gün batımları yer almaktadır. Bu ruh hali ve daha birçok tasvir, sembolik şairler tarafından kapalı bir anlatım biçimi ile okuyucuya sunulmuştur.

Aleksandr Sergeyeviç Puşkin
Aleksandr Sergeyeviç Puşkin, 1799’da Moskova’da doğmuştur. Babası Sergey Lvoviç, soylu bir ailenin ilk çocuğudur. Annesi Nadejda Osipovna Hannibal’in dedesi Etiyopya'lı Hannibal’in Rus Çarı I. Petro’nun vaftiz çocuğudur. Puşkin soylu bir ailenin üyesidir. Annesi ve babası eğitimli insanlardır. Puşkin, ilk bilgilerini yabancı eğitmenlerden edinmiştir. Henüz sekiz yaşındayken Fransızca Rusça bilmektedir. On bir yaşına geldiğinde ise özgürlükçü ve alaycı yazarlarını beğendiği Fransız Edebiyatı’ndan etkilenerek Fransızca şiirler ve komediler yazmaya başlamıştır.
Döneminin tanınmış şair ve yazarları, Puşkin’in evine gelip gidenler arasındadır. Ancak hiçbiri onu kendisine Rus masallarını anlatan, eski Rus türkülerini söyleyen dadısı kadar etkilememiştir. Yaşlı dadısı Arina’nın anlattıkları, Puşkin’in çocukluk ruhunda önemli izler bıraktığı düşünülmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder